11 Ocak 2008 Cuma

Arjantin – Kullanma Kılavuzu 2 –

  1. Kapital Federal, Buenos Aires farkını iyi anlamakta fayda var. Biri şehir merkezini belirten ve bir uçtan diğerine ulaşımın 1 saat zarfında –yaklaşık- mümkün olduğu birim, diğeriyse , örneğin İstanbul’un Silivri’nin yer aldığı kısmı. Silivri için İstanbul’dur diyebilir miyiz, emin değilim. Ama burada uzak bölgelerle yakın yerler “Kapital Federal” sözcükleriyle ayrılıyor.

  1. Dikilitaş. Placa de la Republica’da yer alan dikilitaş bir zamanlar burada olan kulenin anısında dikilmiş. Kulenin özelliği ise Ulusal Bayrağın ilk göndere çekildiği yer olmasıymış. Bu nedenle dikilitaşın önünde ve arkasında biri şehrin amblemini taşıyan diğeri ulusal olmak üzere iki bayrak yer alıyor. Göstericiler bazen ülke bayrağına işiyorlar ama şehir bayrağına dokunanı görmedim.

  1. Milanesa. Buranın fastfood’u olduğunu söyleyebiliriz. Genelde sandviç halinde yeniyor ve görünüş olarak da tad olarak da şnitzele benziyor. Diyeceksiniz şnitzel ekmek arası yapılır mı hiç, bence de yapılmaz ama yapıyorlar işte.

  1. Grevlere dikkat edin. Otobüsler, metro, sinemalar vb. herhangi bir yer bir gün öncesinden haber vererek greve gidebilir ve sizin programınız alt üst olabilir. Duyurular bir önceki gece ya da sabah yapılıyor.

  1. Müzeler, örneğin Malba Avrupa’nın aksine (Avrupa’da tatil günü genelde pazartesidir) Salı günleri kapalı. Malba ( Modern Art Museum Of Latin American Art of Buenos Aires, ya da buna benzer bir şey açılımı) inanılmaz güzel bir müze. Borges’in arkadaşı Xul Solar’ın işleri, Diego Rivera’lar…Ben gezdiğimde –gelecek yılın ortasına kadar kalacağına eminim sonra ne olacak bilmiyorum– Marcaccio sergisi vardı ve adam dehşetli bir adam.. Ezeiza Katliamı resmi diyorum. Başka da diyeceğim yok.

  1. Eva Peron. Bunu anlatmam çok zor. Filmler size bunu anlatmıyor. İnsanlar Peron’lara (hala) ya aşıklar ya da nefret ediyorlar. Ortası yok. Evita Müzesi’nde gördüğüm bazı resimlerin gözümün önünden gitmesi mümkün değil. Milyonların yığıldığı cenaze töreni ve Eva Peron’un Juan Peron’un omzunda ağladığı, kanserden ölmesinden hemen önce, yaklaşık 30 kilo falanken çekilmiş resmi.. Kareler..

  1. Evimin yer aldığı sokağın köşesinde, insanlar insanlardansa köpeklere yardım etmeyi tercih ettikleri için havlayarak dilenen bir kadın bir kadın var. Sabah 8’de geliyor ve akşam 8 civarı da gidiyor. Bazı günler, hava yağmurluysa örneğin sokağın karşı tarafında duruyor. Buenos Aires’te sokakta uyuyan insanlar görmek alışılmadık değil. Bayağı bayağı sokakta yaşıyorlar. Kışın burada değildim, bana söylendiğine göre kışın belirli bölgeler ve parklar haricinde böyle olmuyormuş ama şimdi havalar ısındığından hepsi sokak köşelerindeler. Polis turistik mekanlar ve çok uluorta yerler haricinde bir şey yapmıyor.

  1. Evlerde çamaşır ve bulaşık makinesi vb. yok. Neden olsun. Perulu kadınlar her koşulda makinelerden daha ucuza geliyor. Ben Lavaderoları kullanıyorum çamaşır için, 1 çuval (büyük ya da küçük) 4 peso (+- 2 milyon). Am gerçekten temizliyorlarmış gibi gelmiyor.

  1. Mate. Sıcak suda bekletilmiş adaçayı, nane misali otlarla yapılan içecek. İçecekte bir numara yok ama içildiği kaplar, daha doğrusu teçhizat demeliyim, çok fiyakalı.

  1. Guia “T”.. Tanrı bu kitabı benim için yaratmış. Kare kare her otobüsün geçtiği yollar, şehrin bölge bölge haritaları.. Cebe sığacak büyüklükte ve kullanmaya alışmak biraz zaman alıyor çünkü bu tip haritaları okumayı bilmek ve numaraları aklınızda tutmak zorundasınız, ama alışınca, Buenos Aires’te, daha doğrusu Kapital Federal’de bir yerden diğerine 1 peso’ya ulaşamamanız mümkün değil. Toplu taşıma sistemlerini seviyorum. Ama işe gidiş ve iş çıkışı saatlerde metroya binmek mümkün değil. 1 saat kadar beklemeniz gerekebiliyor kimi zaman.

  1. Bailante’lerden uzak durmak gerekiyor. Kimi zaman eğlenceli, genelde salsa vb. tadında müziklerin çalındığı ilginç barlar/danshaneler. Ama yoksul sınıfların (yoksul sınıflarla bir sorunum olduğundan değil) gittiği ve deli gibi içtikleri yerler de aynı zamanda. Turist demek “zengin” demek olduğundan başa iş gelmesi ihtimali kaçınılmaz.

  1. Arjantin tehlikeli falan değil. 3-4 yıl önce öyleymiş, fidye için kaçırılmak istemiyorsanız dikkatli olmanız gerekiyormuş o zamanlar; büyük otellerde her katta ayrı güvenlik görevlisi dururmuş ve de kesinlikle ABDli gibi görünmemeniz gerekirmiş. Artık böyle bir sorun yok gibi. Tek dikkat edilmesi gereken gece taksiye binerken telsiz taksileri kullanmak.

İki tür hırsızlık yaygın.İlki anahtar numarası. Bir kişi önünüzden geçerken anahtarını düşürüyor ve hızlıca yoluna devam ediyor. Siz o an için dalgınlık edip çantayı bırakarak onun peşinden koşarsanız, çantanın gittiğinin resmidir.Kimse çantasını bırakır mı demeyin, çok oluyor. İkinci tür hırsızlık ise geceleri kızların yanaşmasıyla yapılan. Yarı çıplak diyebileceğim, oldukça çekici görünümlü kadınlar erkeklere yanaşıp asılırken cüzdanları yürütüyorlar. Bu kızlar zaten erkekler istese bile otele gitmezler, işleri sadece hırsızlıktır.

Çete işleri/soygunları yok, olsaydı şimdiye duyardım. Çocuk çeteleri yok. Montevideo’da çocuk çeteleri çok var.

  1. Telefonunuz bant farkından ötürü –ne olduğuna emin değilim ama başıma geldiği için biliyorum- çalışmayabilir. Ama telefonlar çok ucuz. 20 milyona falan bir motorola alabiliyorsunuz.

  1. Tuvaletler.. Bide sistemi var. Fransız usulü yani. Hiç yoktan iyidir diyorum.

Z. Heyzen

1 yorum:

Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.