12 Ocak 2008 Cumartesi

Son Çıkış Hakkı

İyi kitap arşivlerinden birine sahip olmakla gurur duyarım. 3 dilde arşiv tutarım -şimdi lehçe de eklenince dört oldu gerçi-. Kitaplarım konularına göre düzenlenmiştir, en sevdiğim başlıklardan biri de kendini öldürme hakkı ya da "final exit"'tir. Dünyada yüze yakın kitap var bu alanda basılmış. Ben yaklaşık 8 yıldır bu konuyla ilgileniyorum ama kitapların sadece 27 tanesine sahibim.bunların dışında makale ve araştırma dosyalarım da var.. Yayıncı bir arkadaşıma bu kitapların neden türkçeye çevrilmediğini sorduğumda (çoğu dünya listelerinde uzun süre 1 numarada kalan kitaplar bunlar) "biz basarız ama toplatırlar" demişti. Her halde haklıdır.

İntihar etmeyi hiç düşünüp düşünmediğim sorulacak olursa çok ciddi bir yanıt veremem. Açıkçası hiç "o anda intihar etmeyi" düşünmedim ya da "hayatın ızdırabından" ölerek kurtulmak gibi bir hevesim olmadı. Benim eğilimim daha çok birgün kendimi öldürmeye karar verirsem -ya da bu gerekirse- gerekli yöntemlere vakıf olmak üzerineydi. Hala da öyle. (Dramaturg işte , başka ne beklenir ki.. )Yaşamayı çok matah bulduğumdan değil, tembel olduğumdan. Kendimi öldürmek zorunda kalmadığım sürece ya da duygusal sürüklenmeler nedeniyle böyle bir işe girişmeyecek kadar tembelim, tembeldim ve tembel olacağım. Buna karşın sokakta intihar klüpleri falan olsa keşke diye düşünmüyor da değilim.

Kevorkian, Amenabar vb.. sayesinde/yüzünden dönem dönem medyaya düşer bu konu. Bizim medyaya değil elbette. Ama eğlencelidir bu tartışmaları takip etmek. Her gün yeni yöntemler keşfedilmesi de bence başlı başına hayranlık duyulacak bir konu. Ötenaziyi tartışmıyorum bile, bence ötenaziye karşı olmak sadece ve sadece geri zekalılık göstergesi olabilir ama genel olarak son çıkış hakkı denilen hakkın insan hakları kapsamında yer alması gerektiğini ve mahkemelerin artık insanları rahat bırakmaları gerektiğini düşünüyorum.

Ölmek hakkı insanın seçme hakkına girer mi.. Yasal olarak çoğu ülkede girmiyor. Fransız parlementosu bu konuda adım attıysa da sınırlar ne yazık ki bir türlü çizilemiyor. Bilmeyenler için özetle nedir son çıkış hakkı: Ölümcül bir hastalığın son aşamasındaki ya da son aşamasına gelmeden hastanın tedaviyi reddeip -ya da tedavi yanıt vermemeye başlayınca- fiziksel acı başlamadan; akli ve fiziksel aktiviteler yok olmadan ölmeyi seçebilmesi. Assisted suicide da deniyor. Bir doktor gözetiminde gerçekleşen hareket filme alınıyor ve enjenksiyon düğmesine hastanın kendisinin basması gerekiyor.

Kürtajla benzer tartışmalar yaşanıyor bu konuda; en büyük karşı grubu da dinibütünler oluşturuyor. Birey'in hak ve özgürlükleri tartışmasında yine belirsiz sınırların yarattığı paradokslar.. Örneğin bu ülkede neden insanın cesedinin yakılma hakkı yoktur hala anlayabilmiş değilim..

Ve diğerleri...

Bunun dışında kaza sonucu bu eylemi yapamayacak hale gelecek olursanız fişinizin çekilmesiyle ilgilenecek kuruluşlar var. -Arkadaşlarınıza güvenmeyin ya da onların başını belaya sokmayın derim ben- Bazıları dünya genelinde hizmet veren bu kuruluşlara yıllık çok düşük bir meblağ karşılığında üye olabiliyorsunuz (kaza sonrası müdahale etmeleri için; hepsini bilemem ama ERGO ve Final Exit'in işlemi gerçekleştirdiğini biliyorum).

20'den fazla ülkenin bu alanda hizmet veren kuruluşları var. (liste için www.worldrtd.net).

İntihar etmek koay bir eylem gibi görünebilir. Değil. Bahsettiğimiz işin düşünce kısmıyla hiçbir ilgisi yok, orası beni ilgilendirmiyor. Ben işin "nasıl"'ıyla ilgileniyorum. Örneğin aşırı dozda ilaç almak işe yaramıyor çünkü ilaçlar kusturuyor. Bilek kesmek çok uzun ve acılı üstelik yatay değil dikey kesmek gerektiğini bilmediklerinden insanlar (ya da suda olması gerektiğini bilmediklerinden pıhtılaşma oluyor ) sağ kalıyorlar; boşuna acı çekmiş oluyorlar. Uzun araştırma listelerim ve röportajlarım var bu konuda. (Çeşitli akıl hastanelerine yolum zaman zaman düştüğünden bahçede dolaşırken vakit öldürme yolları). Hemen her yöntemin bir doktor (veya bilen kişi) gözetiminde olmadığında açmazları var. Bir keresinde silah bulamadığı için kurusıkıyla beynine ateş eden biri üzerine bir makale okumuştum. Aptal yöntemlerden bir daha.

Bugün çoğunlukla heterojen yöntemlerin işe yaradıları savunuluyor. Ynai 1'den fazla yöntemin aynı anda denemesi. Bu yöntemlerden bir mutlaka damardan barbütrat almak. İkncil olarak ise boğulmaya sebebiyet verecek yöntemler seçiliyor. Kafay plastik torba geçirme fikrinin en büyük dezavantajı barbütratlar tam etki etmeden yaparsanız panik nedeniyle torbadan kurtulabilecek olmanız. İnce bir zamanlama işi kısaca. Zaten bu nedenle bu yöntemler "assisted" gerçekleştiriliyor.

Bu organizasyonlar aile karşıysa ya da akli yeterlilik yoksa hareketi gerçekleştirmiyorlar. Yani çok geç karar verildiğinde kişi şansını kaybetmiş oluyor. Birilerinin İstanbul'un sembolü yok diyerek Mevlana heykeli dikme hakkı varsa benim de kendimi öldürme hakkım olmalı diyor bu konuyu da böylece kapatıyorum.

Z. Heyzen Ateş

Hiç yorum yok: