14 Ocak 2008 Pazartesi

Otopsi 1





Otopsi 1

l. Devrimin otopsisi

Siperler süngülerin sarayları olduğunda kan tutar aşıkların eşitsiz sevme yasalarını ve can çekişen mutluluğun çevresinde tüten battal boy hayranlıklarını. Işığın aşındırdığı kaya parçalarının zamana takılıp kalmış gürültülerini korumayı çetin bir aşkın bölünmez bütünlüğünü korumak sanan dalkavukların ısrarcı ötelemeleri bir öğle vakti kırılıverir ortasından.

Çağlar çağlar ötesinden seyredilen bir pencere.

Hiçbir şey vazgeçilmiş şarkıların tutkusunu geri getiremeyecektir elbette. Düğüm üstüne düğüm. Kimse ışıltısız kar tanelerine sevdalanmasın artık.

Mucize büyücüler teker teker çekilecekler tarih sahnesinden.

ll. İnancın otopsisi

Ey tanrım, korkularımız sana kul olmanın en usta bileşenidir; cehaletimiz korku üzerine öğle sıcaklarını cehenneme çevirerek secde ettirir toprağa bizi, en çorak toprağa hem de. Kaldı ki işte tersine bir zamana yolculuk etmiş gibi görünen ve denizlerin yırtıcı martılarına kendini adamış tek gözlü korsan aşkların alaturka isyancılarıyız biz. Titrek bir gürültü etrafını kuşatınca edilgen yüreklerimizin, dağılıp toz bulutu oluruz bir gecede.

Bakışlar acıdan ayırıyor hüzünleri.

lll. Çok okunan yazı/metinlerin otopsisi

Ayrıksı otlar gibi sağanaklar sağanaklar... Ağzımdaki o yangın kokusunun görmeyi ertelediğim sonsuz barikatları... Uykusu gelen gökyüzü karartır ölümün yüreğini. Öykünün betimlediği serkeş ruhların tahıl ambarından toparlanmış kötülük ve atadan arta kalma yoksulluk içermediğinin kanıtlarını bulmak iş değildir.

Her öykü içindeki en zayıf sözcük kadar güçlüdür.

lV. Benim otopsim

Yırtık pırtık egoların kurdukları düşlerin renksizliğiyle ve cebinde taşıdığı cesetlerin ölçüsüzce büyüttüğü temel acılar toplamından büyük öcülerin yarattığı korkularla beslenen görkemli cenaze törenleri hazırladık. Kendi cenazemizin. Geçmişte her yerde olan ölüm artık sadece kül olup giden çağın peşine takılmış anlamsız bir kortejdir. Bir yanında türban az ötesinde apolet sarmalı içinde zavallı bencil bir yok oluştur. Sadece daima ve sadece köleliğimizi terk etmenin olağanüstü zorluğudur.

Bilmenin gündemi gerçeğe yer açmaktır. Yaşamda ya da ölümde.

Z. Heyzen Ateş

Hiç yorum yok: